20 Mayıs 2013 Pazartesi

Her Yerde, Her Mekânda Oyun Oynuyoruz Etkinliği

8 Mayıs Salı günü İtalyan Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Türkiye 4.Dünya Oyun Oynama Günü Paneli” Marmara Üniversitesi Okul Öncesi Eğitim Bölümü ve İtalyan Kültür Merkezi tarafından birlikte organize edilmişti. Çoğunluğunu Marmara Üniversitesi öğrencilerinin oluşturduğu ve 150’nin üzerinde kişinin katıldığı etkinlikte, “Her Yerde, Her Mekânda Oyun Oynuyoruz” teması üzerinden panele katılan uzmanlar görüşlerini belirttiler.


Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Prof.Dr Ayla Oktay, oyunun günümüzde hem çocuklar hem de yetişkinler için vazgeçilmez nitelikte bir etkinlik olduğunu vurguladı. Etkinlikler dizisini düzenleyen Yar. Doç Dr Işık Kamaraj, bu yıl dördüncüsü düzenlenen Oyun Oynama Günü’nün tarihçesinden ve Türkiye’deki etkinliklerden bahsetti.

28 Mayıs 1999 yılında, Uluslararası Oyuncak Kütüphaneleri Birliği (ITLA:http://www.itla-toylibraries.org/pages/home/) tarafından düzenlenen oyun oynama gününün, fikir annesinin Güney Kore’den Dr. Freda Kim olduğu belirtildi. Birleşmiş Milletler nezninde bu günün resmi olarak kutlanması amacıyla hazırlıklar yapıldığı belirtildi.

ITLA Yönetim Kurulu üyesi ve Marmara Üniversitesi öğretim görevlisi Yar. Doç Dr Işık Kamaraj konuşmasında, kendisini Oyun Oynama Günü’nünü düzenlemeye iten pedagojik ve kültürel amaçlardan bahsetti. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 31.Maddesi gereği, çocuğun serbest oyun oynama hakkının olduğunu vurguladı.  Aşağıdaki alıntıdan da anlaşılacağı üzere, çocuğun oyun oynama hakkı evrensel bir durumdur.

“Madde 31:
1. Taraf Devletler, çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence (etkinliklerinde) bulunma ve kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanırlar.
2. Taraf Devletler, çocuğun kültürel ve sanatsal yaşama tam olarak katılma hakkına saygı duyarak tanırlar ve özendirirler ve çocuklar için, boş zamanı değerlendirmeye, dinlenmeye, sanata ve kültüre ilişkin (etkinlikler) konusunda uygun ve eşit fırsatların sağlanmasını teşvik ederler.”
Yar. Doç Dr Işık Kamaraj hem Eğitim Fakültesi öğrencileri için, hem de toplumsal anlamı nedeniyle çocuklar için Oyun Oynama Günü’nü kutladıklarını söyledi.

Panelin ikinci konuşmacısı Prof. Roberto Farne, “Şehrin Her Yerinde ve Mekânında Oyun Oynamak Bir Çocuk İçin Niçin Önemlidir?” adlı sunumunda, çocuğun oyun oynama hakkının günümüzde tamamen yetişkinler tarafından biçimlendirildiğini, doğal ve serbest oyunun yerini “kontrollü oyunun” aldığını belirtti. Çocuğun oyun oynama hakkının aslında yetişkinlerin kontrolünde olduğunu, örneğin oyun oynama alanları yaratılması meselesinin hem mimari, hem de politik bir tartışma olduğunu vurguladı. Günümüz şehir yaşamında açık alanlar oluşturma meselesini politik bir bağlamda düşünmek gerektiğini vurguladı. Son dönemlerde İtalya’da ailelerin açık alanda oyun oynamanın önemini yeniden hatırlamaya başladığını da sözlerine ekledi. İtalya’da oyuncak mağazaları ve alışveriş merkezlerinde bir gelişme yaşandığını, ancak oyun ve oyuncakların daha az özgür hale gelmeye başladığını söyledi. Oyunların çocukları günümüzde eve hapsettiğini, doğadan kopuş yaşandığını belirten Roberto Farne, gözetim ve kontrol toplumunun sorunlarına işaret etti. Aynı zamanda oyun çeşitliliğinin azaldığını belirten Roberto Farne, oyun çeşitliliğinin tehdit altında olmasını kendisini korkuttuğunu, çocukların bilişsel gelişiminin bu durumdan olumsuz etkilenebileceğini tahmin ettiğini söyledi.

Panelin üçüncü konuşmacısı İtalya Assitej Merkezi başkan yardımcısı Cristina Cazzola, “Dünyayı Kavramada Oyun ve Tiyatro Arasındaki Derin İlişki” adlı sunumunda, İtalya’nın Mantova kentinde düzenlenen çocuk ve gençlik tiyatrosu festivalinin (www.segnidinfanzia.org) örgütlenme sürecinden bahsetti. Gençlerle dinamik bir iletişim için onların ilgilerini çekecek etkinlikler yapılması gerektiğini vurguladı ve gençlerle iletişim için onların dilinden konuşulmasını önerdi. Kendi festivalinde “Eleştirmen Yaban Arıları” projesini yapan Cristina Cazzola, festivali izleyen gençlerin ilgisini tiyatroya çekmeye çalıştığını belirtti. 11 yaş ve üzeri ergenlik sürecinde bireylerin oyundan ve dolayısıyla oyunumsu olan tiyatrodan uzaklaştığını vurgulayan Cristina Cazzola, tiyatroya izleyici olarak gitmeyi gençlerin pasif bir etkinlik olarak gördüğünü belirtti. Okulda tiyatro yapmanın tiyatro izleyicisi olmak için ön koşul olmadığını söyleyerek, gençlerin tiyatroyu sevmesi için yenilikçi projeler gerektiğine dikkat çekti. Sosyal medyanın bir araç olarak kullanılmasını öneren Cristina Cazzola, gençlere “Tiyatroyu neden seviyorum? Tiyatroyu ilginç kılan nedir?” sorularının sorulmasını önerdi.

Panelin ikinci bölümünde yer alamadığım için ILTA yönetim kurulu üyesi Giorgio Bartolucci ve FMV Erenköy Işık Anaokulu müdürü Emir Boru’nun konuşmalarını dinleyemedim.

Panel sonrasında yapılan diğer tüm etkinlikler http://okl.aef.marmara.edu.tr/sayfalar/iv-dunya-oyun-oynama-gunu linkinden takip edilebilir. Ayrıca etkinliğin sonunda gösterilen Baba Evi-Eigenheim adlı filmin fragmanını http://vimeo.com/47233343  linkinden izleyebilirsiniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder